Otomotivin yarını: Elektromobilite
Otomotiv endüstrisi elektrikli dönüşümün ardından nesnelerin interneti ve yapay zeka gibi teknolojilerle hızla ElektroMobilite ekosistemine dönüşüyor. Markalar artık kendilerini “otomotiv şirketi” yerine “yüksek teknoloji şirketi” olarak tanımlıyor. Türkiye de bu hızlı dönüşüme 2022’de yola çıkacak “Türkiye’nin Otomobili” ile ortak oluyor.
OTOMOTİV sektörü hızlı bir dönüşümün içinde. Elektrikli dönüşümle başlayan bu süreç, özellikle nesnelerin interneti ile hızla farklı bir boyuta ilerliyor. Cep telefonlarının başına ne geldiyse otomobilin de başına o geliyor. Sosyal hayatta olan her değişim otomotive de yansıyor. Akıllı binalar, akıllı arabalar, akıllı şehirler zamanına az kaldı. Otomotiv üreticileri artık kendilerini “otomotiv şirketi” olarak değil “yüksek teknoloji şirketi” olarak tanımlamaya başladı. Otomotiv endüstrisinde oyunun kuralları değişiyor. Otomotiv büyük bir hızla mobilite ekosistemine dönüşüyor. Mobilite ekosistemi ise bütün ulaşım alternatiflerinin ve hayatımıza değer katacak her türlü hizmetin birbirine akıllı bir şekilde bağlı ve interaktif olduğu bir dünya demek.
135 YILLIK FOSİL YAKITLI OTOMOBİL MACERASI BİTİYOR
Dünya, 135 yıllık fosil yakıtlı otomobil macerasında sona yaklaşıyor. Alman Karl Benz, 1886’da ilk modern otomobili üretmesinin üzerinden tam 135 yıl geçti. Daha sonra Henry Ford, 1908’de ABD’de “Model T” adını verdiği otomobili üretim hattından indirdi ve bu model 1927 yılına kadar 15 milyon adetlik üretim rakamına ulaşmıştı. İlk piyasaya çıktığında 860 dolara satılan bu otomobil, 1925 yılında 250 dolardan satılmaya başlandı. 135 yıl sonra fosil yakıtlı otomobiller yerini elektrikli, yüksek teknoloji araçlara bırakmaya başladı. Ancak bu dönüşüm eskisine göre çok hızlı gerçekleşiyor. Mevcut gelişmeler gösteriyor ki, klasik otomobillerin 150 yılda aldığı yolu, elektrikli otomobiller önümüzdeki 20 yılda alacak.
2030’DA 230 MİLYON ELEKTRİKLİ OTOMOBİL YOLLARDA
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2021 Küresel EV Görünümü raporunda, mevcut politikaların devamı halinde küresel ölçekte elektrikli otomobil sayısının halihazırda 11 milyon adetten 2030 yılında 145 milyon adete yükseleceği belirtiliyor. Böylece pazar payı da yüzde 7 olacak. Hatta rapor, hükümetlerin küresel iklim değişikliği hedeflerine ulaşmak için adımlar atması halinde 2030 itibarıyla küresel elektrikli otomobil sayısının 230 milyon adete yükselme ihtimali de var. Yine ayrı rapora göre 2021 yılı ilk çeyrek döneminde küresel satışlar geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 140 artmış durumda. İlk çeyrekte Çin’de 500 bin, Avrupa’da 450 bin elektrikli otomobil satılmış. 2020 yılında pandemiye rağmen bir önceki yıla göre yüzde 41 artışla 3 milyon adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşmiş ve 2020 sonu itibarıyla elektrikli otomobil sayısı 10 milyon adede ulaşmış.
Norveç merkezli DNV şirketi tarafından hazırlanan ve çevreci araçlara ilişkin öngörüleri içeren ‘Enerji Dönüşümü Görünümü 2021’ başlıklı raporda ise, küresel binek araç satışlarının yüzde 50’sinin 2032’ye kadar elektrikli araçlardan oluşacağını öngörüyor.
TESLA, 11 OTOMOBİL DEVİNDEN DAHA DEĞERLİ
Tesla’nın, 1 trilyon dolara ulaşan değeriyle, dünyanın en değerli 11 otomobil üreticisinin toplamından daha değerli hale gelmesi, elektrikli araçların geleceği açısından önemli bir gösterge. 2012 yılında yüzde yüz elektrikli aracı Tesla S ile seri üretime başlayan Tesla, 9 yıl içinde dünyanın en değerli otomobil şirketi Toyota’nın üç katından fazla bir değere ulaştı, hem de Toyota’nın 20’de 1’i kadar otomobil satarak. ABD’li otomobil kiralama devi Hertz’in Tesla’ya 100 bin adetlik elektrikli blok siparişi vermesi, elektrikli otomobile dönüşün tahmin edilenden çok daha hızlı olacağına işaret ediyor.
TEKNOLOJİ FİRMALARININ ELEKTRİKLİ VE OTONOM ARAÇ İLGİSİ
Son yıllarda Huawei, Xiaomi, Didi, Apple, Tencent, Alibaba and Baidu gibi teknoloji firmalarının elektrikli ve otonom araç startuplarına yatırım yapması da otomotiv sektöründe geleceğin elektrikli araçlarda olduğunun bir diğer göstergesi. Yine elektrikli araç unicron’ları arasında yer alan Nio, Xpeng and Li Auto 2019’dan bu tarafa 4 milyar doların üzerinde fon toplamayı başardılar. Amazon ve Google gibi teknoloji devleri de, otonom sürüşe 2015’ten bu tarafa ciddi yatırım yapıyorlar.
2017’den bu yana otonom araç teknolojileri üzerine çalışan Çin’in en büyük arama motoru Baidu, kurduğu yapay zeka destekli otonom araç platformu Apollo.Auto ile dünyanın bu alandaki en büyük dijital platformunu oluşturdu. Kısa sürede 100 milyar doların üzerinde bir değere ulaşan Apollo, dünyanın önde gelen araç üreticilerine hizmet vermeye başladı.
BATARYA VE PİL TEKNOLOJİLERİ DE HIZLA GELİŞİYOR
Elektrikli araçlara talebin hızla artması, beraberinde batarya ve pil teknolojilerinin önemini de ortaya koyuyor. Çünkü bir elektrikli aracın maliyetinin yaklaşık yüzde 30-35’i, batarya sistemleri ve pil oluşturuyor. Elektrikli araçlarının bataryalarının tamamı lityum-iyon pil teknolojilerinden oluşuyor. Yeni teknolojilerle batarya pil maliyetleri azaltılırken, şarj süresi ve menzil ise artırılmaya çalışılıyor. 2010 yılında 1 kWh güç üretecek bataryanın maliyeti 1.100 dolar seviyesindeyken, 2021 başında bu maliyet 137 dolara düştü. 2023’te bu rakamın 100 doların altına düşmesi öngörülüyor.
TÜRKİYE’NİN ‘İKİNCİ OTOMOBİL DEVİRİMİ’: TOGG
Türkiye’nin, 29 Ekim 1961 yılında “Devrim” arabasıyla başardığı “yerli otomobil üretme” hedefinin üzerinden 58 yıl geçti. Ordunun cadde binek ihtiyacını karşılayacak otomobil tipinin geliştirilmesi amacıyla tasarlanan ilk yerli Türk otomobili “Devrim”den 4 adet üretilmişti. Ancak “Devrim” talihsizlikler ve engellemelerle “otomobil yolda kaldı” gerekçesiyle rafa kalkmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “babayiğit” çağrısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) liderliğinde Türkiye’nin 5 büyük grubunun katılımıyla Türkiye’nin Otomobil Projesi hayata geçirildi.. Türkiye’nin “ikinci otomobil devrimi” olarak kabul edilen Türkiye’nin otomobil projesi bu kez hem elektrikli hem de piyasaya çıktığında rakipleriyle aynı seviyede otonom sürüşe de hazır olacak. TOGG CEO’su Gürcan Karakaş, göreve başladığı ilk günden beri her zaman “bir otomobilden daha fazlasını” hedefliyoruz diyerek, otomotivde bir Türk mobilite ekosisteminin çekirdeğini oluşturarak, küresel bir marka ortaya çıkarmak istediklerini söylüyor. Karakaş, TOGG’un 2022’de banttan indiğinde hem doğuştan bir elektrikli olacağını hem de otonom sürüşte rakipleriyle mücadele edebilecek düzeyde bir otomobil olacağını söyleyerek, doğru bir zamanda doğru bir strateji ile yola çıkıldığını da kanıtlamış oluyor.